Şikâyet Eden, Türkiye’de yerleşik Dericioğlu & Yaşar Law Office tarafından temsil edilen, Yılmaz Özdil’dir.
Şikâyet Edilen, Ukrayna’da yerleşik domainturkey’dir.
İhtilaflı alan adı <yilmazozdil.org> Wild West Domains, LLC (“Tescil Eden Kuruluş”) tarafından tescil edilmiştir.
Şikâyet, 20 Mart 2012 tarihinde WIPO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezine (“Merkez”) sunulmuştur. Şikayet dilekçesinde Şikayet Edilen’in Amerika Birleşik Devletleri’nde yerleşik DomainsByProxy.com, Registration Private, Domains By Proxy, LLC olduğu görülmüştür. 22 Mart 2012 tarihinde Merkez ihtilaflı alan adı ile ilgili olarak Tescil Eden Kuruluş’a tescil teyidi talebini göndermiştir. 23 Mart 2012 tarihinde, Tescil Eden Kuruluş tarafından ihtilaflı alan adını tescil ettiren ve tescil ettirenin iletişim bilgileri ile Şikâyet’te belirtilen Şikâyet Edilen ve Şikâyet Edilen’in iletişim bilgilerinin farklı olduğu, ihtilaflı alan adının Ukrayna’da yerleşik domainturkey adına kayıtlı olduğu belirtilmiştir. Merkez 12 Nisan 2012 tarihinde Şikâyet Eden’e, Tescil Eden Kuruluş tarafından sağlanan alan adı sahibi ve iletişim bilgilerini içerir bir elektronik posta göndermiş ve Şikâyet Eden’in dilekçesinde değişiklik yapması yönünde talepte bulunmuştur. Şikâyet Eden, yeni alan adı sahibi ve iletişim bilgilerini içerir dilekçesini 16 Nisan 2012 tarihinde Merkez’e sunmuştur.
Merkez, Şikâyet’in, Alan Adı Uyuşmazlıkları Çözümü Politikası (“Politika” veya “UDRP”), Alan Adı Uyuşmazlık Çözümü Politikası için Yeknesak Kurallar (“Kurallar”) ve Alan Adı Uyuşmazlık Çözümü Politikası için Yeknesak Kurallara Ek Kurallar (“Ek Kurallar”)’da öngörülen şekil şartlarına uygun bir Şikâyet olduğunu teyit etmiştir.
Kurallar’ın 2(a) ve 4(a) maddelerine göre, Merkez, Şikâyet Edilen’e usulüne uygun şekilde Şikâyet’i bildirmiştir ve idari işlem süreci 18 Nisan 2012’de başlamıştır. Kurallar’in 5(a) maddesine göre, Cevap sunumu için son tarih 8 Mayıs 2012 olarak belirlenmiştir. Şikâyet Edilen cevap vermemiştir. Merkez, Şikâyet Edilen tarafından Cevap verilmediğini 9 Mayıs 2012 tarihinde bildirmiştir. Merkez, 10 Mayıs 2012 tarihinde Şikâyet Edilen’den elektronik posta iletisi almıştır.
Merkez 15 Mayıs 2012 tarihinde tek Hakem olarak Uğur Yalçiner’i atamıştır. Hakem, atamanın uygun olduğu kararına varmıştır. Hakem, Kurallar’in 7 maddesi uyarınca Kabul Bildirimi ve Tarafsızlık ve Bağımsızlık Beyanı’nı Merkez’e sunmuştur.
Hakem, her ne kadar ihtilaflı alan adına ilişkin tescil anlaşmasının dili İngilizce olsa dahi, Şikâyet Eden’in işlemlerin Türkçe dilinde gerçekleştirilmesi talebine dayanarak ve Şikâyet Edilen’in resmi bir cevap dilekçesini Merkez’e sunmadığı göz önüne alınarak idari işlemlerin en etkin şekilde Türkçe dilinde gerçekleşebileceğine kanaat getirmiştir. Dolayısı ile Hakem, idari işlemlerde kullanılacak dilin Türkçe olması gerektiğine karar vermiştir.
Şikâyet ve eklerde aşağıdaki vakıalar beyan edilmiştir:
1) Şikâyet Eden, Yılmaz Özdil’in Türkiye’de herkes tarafından tanınan ünlü bir gazeteci olduğunu ve Yılmaz Özdil ibaresinin Şikâyet Eden’in adı ve soyadı olduğunu ifade etmiştir;
2) Şikâyet Eden, Şikâyet Dilekçi’nde Yılmaz Özdil’in kariyeri ve geçmişte aldığı ödülleri sıralamıştır;
3) Şikâyet Eden, Yılmaz Özdil’in hem sektörel bazda hem de Türkiye çapında çok tanınmış bir köşe yazarı olduğunu vurgulayarak, Yılmaz Özdil adının, yüksek bir tanınmışlık seviyesine sahip olduğunu ve bu nedenle de kişisel adı olan “Yılmaz Özdil” üzerinde marka hakkının da varlığı bulunduğu belirmiştir.
Bunların yanı sıra Hakem dosya üzerindeki incelemesi neticesinde aşağıdaki hususları tespit etmiştir:
1) Şikâyet Edilen’in Ukrayna’da ikamet ettiği;
2) İhtilaflı alan adının satılık olduğu.
Şikâyet Eden, aşağıdaki sebeplere dayanarak, ihtilaflı alan adının Şikâyet Eden’e devredilmesi yönünde bir karar verilmesini talep etmektedir:
(i) İhtilaflı alan adı, Şikâyet Eden’in üzerinde hak sahibi olduğu bir marka ya da hizmet markası ile aynı veya karıştırılma ihtimali yaratacak şekilde benzerdir;
(ii) Şikâyet Edilen’in, ihtilaflı alan adıyla ilgili olarak hiçbir hakkı veya meşru menfaati bulunmamaktadır ve;
(iii) İhtilaflı alan adı, kötü niyetli bir şekilde tescil edilmiş ve kullanılmaktadır.
Şikâyet Eden, ihtilaflı alan adının Türkiye’de herkes tarafından tanınan ünlü bir gazeteci olan Yılmaz Özdil’in adı ve soyadından meydana geldiğini, alan adlarının değerlendirilmesinde “.org” gibi alan adı uzantılarının dikkate alınmadığını belirtmiştir.
Şikâyet Eden, Yılmaz Özdil isminin, tüketici gözünde bilinmesinin ötesinde kalite sembolü haline gelen ve bu konuda pek çok ödülün de sahibi olan müvekkilin kişisel adı birebir aynı olması nedeni ile ihtilaflı alan adının iltibasa sebep olacağını ifade etmiştir.
Şikâyet Eden, kişisel adlar üzerinde marka hakkının varlığına ilişkin olarak Cem Yilmaz v. Roman Club International, WIPO Dava No. D2000-1541 davasına atıfta bulunarak “Şikâyet Eden’in Cem Yılmaz adı ile çok tanınmış bir komedyen olduğu ve bu nedenle “Cem Yılmaz” ibaresi üzerinde tescilsiz de olsa marka hakkının bulunduğunu” hükmünü belirtmiştir.
Şikâyet Eden, dilekçesinde ihtilaflı alan adı sahibinin “Yılmaz Özdil” ibaresi için tescilli ya da başvurusu gerçekleştirilmiş bir marka başvurusu da bulunmadığını belirterek Şikâyet Edilen’in ibare üzerinde herhangi bir hakkının bulunmadığını ifade etmiştir.
Şikâyet Eden ayrıca kendisinin, karşı tarafa Yılmaz Özdil kişisel adı ve markasının kullanımı için herhangi bir hak ve lisans vermediğini belirtmiş ve söz konusu alan adının kullanımının “dürüst kullanım” kapsamında değerlendirmenin mümkün olmadığını savunmuştur.
Şikâyet Eden, bir fan sitesinde Yılmaz Özdil’e ait yazıları yayınlamak amacıyla pek çok meşru kullanım temeli oluşturacak ibareler kullanarak site açma imkânı mevcut iken, Şikâyet Edilen’in doğrudan müvekkilin adı ve soyadını içeren ve fakat başkaca hiçbir ibare içermeyen ve “.org” uzantılı olarak kullanılan alan adında dürüst bir kullanım olmadığını gösterdiğini belirtmiştir.
Şikâyet Eden gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında çok iyi tanındığını ve Şikâyet Edilen’in Yılmaz Özdil isminden haberdar olmamasının imkânsız olduğunu ifade etmiştir.
Şikâyet Eden ayrıca Alexa Sorgu Kriterlerine göre “www.alexa.com” köşe yazısı yazmakta olduğu ve Türkiye’nin bir numaralı haber sitesi olan “www.hurriyet.com.tr” alan adı için sorgu kriterleri arasında “hürriyet” ve “haber” ibarelerinden sonra “Yılmaz Özdil” ibaresinin yer aldığını, bu verinin bile tanınmışlık düzeyini kanıtladığını belirtmiş ve Şikâyet Edilen’in Yılmaz Özdil isminden ve markalarından haberdar olmamasının mümkün olmadığını belirtmiştir.
Şikâyet Eden, Geri Halliwell v. Rampe Purda/Privacy-Protect.org, WIPO Dava No. D2010-1419 davasına atıfta bulunarak ihtilaflı alan adının da, kendi haklarına zarar verecek şekilde kullanılabilecek olup şu anda da tanınmışlığından yararlanılarak alan adının satılık duruma çıkarıldığını ifade etmiştir.
Şikâyet Eden, ilgili alan adının içeriği incelendiğinde sayfada “Bu alan adı satılıktır” ibaresi ve iletişim bilgilerinin yer almakta olduğunu ihtilaflı alan adı satılık olması Politika’nın 4(b) maddesinin ilgili fıkrası ile birlikte göz önüne alındığında alan adı sahibinin uyuşmazlığa konu ve tanınmış kişisel adını bire bir içeren alan adını satmak amaçlı olarak kayıt altına almasının kötü niyetli olduğunu kanıtladığını belirtmiştir.
Bu sebeplerle de, Şikâyet Eden, Şikâyet Edilen’in ihtilaflı alan adını kötü niyetli olarak alındığını ve kullanıldığını belirterek alan adının Şikâyet Eden’e devrine karar verilmesini talep etmiştir.
Şikâyet Edilen, resmi cevap süresin içerisinde Şikâyet Eden’in iddialarına cevap vermemiş olup, 10 Mayıs 2012 tarihli e-posta mesajında Merkez’e, “Dear Sir, What kind of a dispute could have been with a domain name which has not been used till now? Please inform us about this issue?” şeklinde bir ileti göndermiştir. Ancak söz konusu ileti, yasal cevap süresi içinde Merkez’e sunulmadığından, Hakem tarafından değerlendirmeye alınmamıştır.
Şikâyet Eden, Politika’nın 4(a) maddesi uyarınca, aşağıdaki üç hususun mevcudiyetini ortaya koymak zorundadır:
(i) İhtilaflı alan adının, Şikâyet Eden’in üzerinde hak sahibi olduğu markayla aynı veya karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olduğunu;
(ii) İhtilaflı alan adıyla ilgili olarak Şikâyet Edilen’in hiçbir hakkı veya meşru menfaati bulunmadığını ve;
(iii) İhtilaflı alan adının kötü niyetle tescil edildiğini ve kullanıldığını.
Politika’nın 4(a) maddesine göre, bütün bu şartların yerine getirilmesi konusunda ispat yükü Şikâyet Eden’dedir.
Hakem işbu dava ile ilgili olarak verilecek herhangi bir kararın Tescil Eden Kuruluş tarafından yerine getirileceğini düşünmektedir.
Hakem, bu madde altında Şikâyet Eden’in ilk olarak ihtilaflı alan adı üzerinde ticaret veya hizmet markası bulunduğunu ispatlaması ve ihtlaflı alan adının, üzerinde marka hakkı bulunduğunu iddia ettiği marka ile aynı veya iltibas oluşturacak kadar benzer biçimde kullanıldığını göstermesi gerektiğine dikkat çekmektedir.
Şikâyet Eden dilekçesinde “Yılmaz Özdil” isminden marka olarak bahsetmiştir. Ancak marka ile alan adı arasındaki ayniyet veya karıştırılabilecek kadar benzerlik ortaya konulurken, marka üzerindeki hakların ispatlanması gerekmekte olup bu bağlamda ya marka tescil belgelerinin aslı veya suretleri ile veya marka tescil/başvuru numaralarının sunumu ya da tescilli olmamakla birlikte sözkonusu ibare ile ilgili olarak başkalarının bu ibareyi kullanmalarını engelleme hakkının bulunduğunun kanıtlanması gerekmektedir.
Hakem, dosya üzerinde yapmış olduğu incelemede Şikâyet dilekçesinin içinde veya eklerinde Şikâyet Eden’in bu isim üzerinde marka hakkı bulunduğuna yönünde bir bilgi veya belgeye rastlamamış, Türk Patent Enstitüsü (TPE) çevrimiçi işlemler veri tabanında yapmış olduğu araştırmada da Şikâyet Eden adına başvurusu yapılmış bir marka tespit edememiştir.
Bunun yanı sıra Hakem, tescilsiz marka haklarının genelde common law (örf ve adet hukuku) çerçevesinde korunmakta olduğunu ve tescilsiz marka haklarının Merkez tarafından özellikle common law ülkeleri ile bağlantılı davalarda uygulanmakta olduğunu tespit etmiştir. Hakem tarafından common law çerçevesinde korunduğu için devrine karar verilen bazı alan adları aşağıda belirtilmiştir.
- Julia Fiona Roberts v. Russell Boyd, WIPO Dava No. D2000-0210 davasında Amerikalı ünlü aktris Julia Fiona Roberts’ın ismi Amerika’da common law çerçevesinde korunmaktadır. Dolayısı ile sanatçının tescilli markası olmamasına rağmen kullanım sonucu markaya ayırt edicilik kazandırdığı nedeniyle hakem, alan adının Julia Fiona Roberts’a devrine karar verilmiştir.
- Jeannette Winterson v. Mark Hogarth, WIPO Dava No. D2000-0235 davasında İngiltere’de tanınmış bir yazar olan Jeannette Winterson’ın ismi marka olarak tescilli olmadığı için marka ihlal davaları kapsamında korunmamakta ancak İngiliz Kanunları çerçevesinde haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunmaktadır. Dolayısı ile tescil markanın kullanım yolu ile korunmasının mümkün olduğu belirtilerek alan adının Şikâyetçiye devrine karar verilmiştir.
Hakem farklı ülkelerin ulusal mevzuatları incelendiğinde kişi isimlerinin korunması ile ilgili şu iki ana yaklaşımı tespiti önem arz ettiği kanaatindedir:
- Kişi adının izinsiz kullanımı yoluyla oluşacak sebepsiz zenginleşmenin önlenmesi;
- Kişi adının izinsiz kullanımı sonucu tüketiciler tarafından aldanma ve karıştırılma ihtimalinin bertaraf edilmesi
İsviçre Medeni Kanunu’nun 29.2 maddesi uyarınca “bir kişinin adının başkası tarafından izinsiz kullanılması halinde, kişi izinsiz kullanımın önlenmesi için tedbir talebinde bulunabilir, şartları oluşmuşsa maddi, manevi zararının tazminini talep edebilir.”
Örneğin İspanya’da 5 Mayıs 1982 tarihli Kanun’un 7,6’ncı bölümü uyarınca “bir kişinin adının, sesinin ya da resminin izinsiz bir şekilde başkası tarafından reklam ya da ticari amaçlar için kullanılması, o kişinin kişisel hayatına tecavüz niteliğindedir.”
Birçok ulusal mevzuat ve Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPS) kişi adlarının marka tescili için uygun olduğunu, her marka tescilinde olduğu gibi önemli olanın ayırt edicilik olduğunu kabul eder. Ayırt edicilik ise kendiliğinden olabileceği gibi ibarenin kapsadığı mal veya hizmetler için kullanım yoluyla sonradan da kazanılabilir.
Yukarıda da belirtildiği gibi ulusal mevzuatlarda kişi adlarının izinsiz kullanımı ile ilgili düzenlemeler mevcuttur: ancak bu konuda uluslararası mevzuatta spesifik bir düzenleme yoktur. Kanundaki bu boşluk da hukuki yaklaşımlar açısından fikir ayrılığı olduğunu göstermektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 26 maddesi uyarınca “[a]dı haksız olarak kullanılan kişi buna son verilmesini, haksız kullanan kusurlu ise ayrıca maddî zararının giderilmesini ve uğradığı haksızlığın niteliği gerektiriyorsa manevî tazminat ödenmesini isteyebilir.”
556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 8/3 bendi uyarınca “[t]escilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez:
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise;
b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa”
Ayrıca aynı maddenin 5 bendi uyarınca da “[t]escil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bilindiği üzere Şikâyet Eden, Politika’nın 4(a) maddesi uyarınca, aşağıdaki üç hususun mevcudiyetini ortaya koymak zorundadır:
(i) İhtilaflı alan adının, Şikâyet Eden’in üzerinde hak sahibi olduğu markayla aynı veya karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olduğunu;
(ii) İhtilaflı alan adıyla ilgili olarak Şikâyet Edilen’in hiçbir hakkı veya meşru menfaati bulunmadığını ve;
(iii) İhtilaflı alan adının kötü niyetle tescil edildiğini ve kullanıldığını.
İlk şartın oluştuğunu ispatlamak adına şimdiye kadar birçok farklı davada Şikâyet Eden taraflar, ihtilaflı alan adının marka olarak tescil edildiğine dair doküman ve çeşitli belgeler sunmuştur. Ancak Politika, Şikâyet Eden’in özellikle “tescilli” bir ticaret ya da hizmet markasından kaynaklanan hak sahibi olmasını aramamakta, bunun yerine Şikâyet Eden’in (tescille elde edilmiş olmasını aramadan) ticaret ve hizmet markasından kaynaklanan bir hakkı olmasını aramaktadır. Bu bağlamda Politika nezdindeki birçok karar Şikâyet Eden tarafından örf ve adet hukuku ya da tescilsiz marka hakkı’na dayanılabileceğini ve bu dayanağın yukarıda belirtilen koşullardan ilki için tatmin edici bulunabileceğini belirtmektedir. Kişi adlarıyla ilgili birçok kararda Politika “(i) ismin ayırt edici karakterinin alan adı ile ‘aynı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzer’ olması, (ii) bu ayırt edici karakter ile ticarette ismin bağlantılı olarak kullanıldığı mal veya hizmetler arasındaki ilişki (iii) tarafların konumu işaretin tescilsiz marka hakkı ile sağlanması” durumlarını göz önünde bulundurmaktadır.
Bu durumda tarafların lokasyonu, uygulanacak hukukun belirlenmesi açısından da oldukça önemlidir. Alan Adı Uyuşmazlık Çözümü Politikası için Yeknesak Kurallar madde 15 uyarınca Hakem, “Hukukun uygulanabilir olan kuralları ve prensiplerini” dayanak alarak karar verebilir. Uygulanabilir hukuk, tarafların lokasyonunu da içerir dava esaslarına dayanabilir. Bu kural, hakeme, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için farklı ulusal bağlantıları esas alabilme esnekliği sağlar. Bu kural, aynı zamanda, Şikâyet Eden’in adını ticaret ya da hizmet markası olarak tescil ettirmediği durumlarda bile, adının marka hukuku çerçevesinde korunmasını etkinleştiren bir özelliktir.
Tarafların yerleşik oldukları ülke olan Türkiye’de yürürlükteki 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin:
- 8/3 bendindeki hüküm, “tescil edilmiş olmamakla birlikte, mal ya da hizmetler üzerinde kullanılmakta olan tescilsiz bir markanın sahibine, bir başkasının aynı ya da benzer markayı içeren marka tescil başvurusunu”;
- 8/3 bendindeki hüküm, “kendisine ait bir kişi isminin aynı ya da benzerini içeren başkasının marka tescil başvurusunu”
engelleme yetkisi tanımıştır. Bu yetki, herkesçe bilinen ve gazete köşe yazarlığı ile ilgili uzun süredir kullanılan Şikâyet Eden’e ait Yılmaz Ozdil kişi isminin Şikâyet Eden adına marka hakkının varlığı anlamındadır.
Hakem yukarıda açıklananlar ışığında, Şikâyet Eden’in tescilli bir marka hakkına dayanmadığı ancak Yılmaz Ozdil adının Türkiye’de güçlü bir tescilsiz marka olduğu kanaatindedir. Hakem, Şikâyet Eden’in ikamet ettiği ülke olan Türkiye’de yürürlükte olan Medeni Kanun uyarınca isminin izinsiz kullanımına son verme, örf ve adet hukuku ya da tescilsiz marka sahipliğinden doğan haklarına dayanma, marka hukuku açısından başkalarının aynı ismi tescil ettirmelerini engelleme yetkisi gibi imkânları mevcut olup bu gerçeğin tescilli bir marka sahibi olmasa da ilk şartın ispatı için yeterli ve elverişli olduğu kanaatindedir.
Hakem ad üzerindeki hakkın mutlak bir hak olmasından bahisle, gerek Marka Hukuku düzenlemesi gereğince gerekse hukukun temel prensipleri uyarınca, bir kimsenin adının haksız ve izinsiz olarak kullanılması, bilhassa da bu adın ticari maksatla kullanılıyor ya da kullanılacak olmasının hukuka aykırı olduğunu düşünmektedir.
Hakem, bu bilgiler ışığında, Şikâyet Eden’in her ne kadar tescile dayanan bir marka hakkı olmasa dahi, bütün gelirini bu isim üzerinden elde ettiği ve bu isimle tanındığı göz önüne alınarak yapılan değerlendirmede Hakem, Politika’nın 4(a)(i) no’lu maddesinde belirtilen gereklerin sağlandığını tespit etmiş ve sonuç olarak şu idari işlemde Politika’nın söz konusu ilk şartının Şikâyet Eden’in lehine gerçekleştiği kanaatine ulaşmıştır.
Politika’nın 4(c) maddesi uyarınca Şikâyet Edilen, diğer şartlarla beraber, aşağıdaki hususlardan herhangi birini ileri sürerek, alan adı üzerindeki hak ve meşru menfaatlerini ortaya koyabilir:
(i) “Şikâyet Edilen’in, herhangi bir ihtilaf bildirimi yapılmadan önce, iyi niyetli (“bona fide”) mal ve hizmet sunumu için alan adı veya alan adına tekabül eden bir ibareyi kullanımı veya herhangi kanıtlanabilir kullanım hazırlığı veya;
(ii) Şikâyet Edilen’in hiç marka ya da hizmet markası hakkı edinmemiş olmasına rağmen, söz konusu alan adıyla tanınıyor hale gelmiş olması veya;
(iii) Şikâyet Edilen’in, alan adını, ticari olmayan ve meşru şekilde, müşterileri yanlış yönlendirmek ve bu şekilde haksız ticari kazanç elde etmek veya söz konusu ticari marka ya da hizmet markasına zarar verme amacı gütmeyecek şekilde kullanımı”.
Hakem, ihtilaflı alan adının Şikâyet Eden’in adı-soyadından oluştuğunu, Şikâyet Eden’in Türkiye’de tanınmış bir yazar olduğunu ve dolayısı ile Şikâyet Edilen’in ihtilaflı alan adı üzerinde bir hak ya da meşru bir menfaatinin bulunmadığı kararına varmıştır. Şikâyet Eden, Şikâyet Edilen’e Yılmaz Özdil ismini kullanması için herhangi bir hak ya da lisans vermemiştir.
Hakem, Şikâyet Edilen tarafından Politika’nın 4(c) maddesinde belirtilen hususlar ile ihtilaflı alan adı üzerinde bir hak veya meşru menfaat belirten herhangi başka bir durumu ortaya koyan herhangi bir delil sunulmadığını tespit etmiştir. Bu sebeple Hakem, Şikâyet Edilen’in ihtilaflı alan adı üzerindeki haklarını veya meşru menfaatlerini gösterecek herhangi bir delil bulunmadığına karar vermiştir.
Bundan dolayı, Hakem Şikâyet Eden’in Politika’nın 4(a)(ii) maddesinde yer alan şartları yerine getirdiği kanısına varmıştır.
Politika’nın 4(b) maddesi, alan adının kullanım ve tescilinin kötü niyetle olduğuna dair delil oluşturacağını belirttiği dört koşul saymaktadır:
(i) Alan adının, Şikâyet Edilen tarafından, tescilli marka veya hizmet markası sahibi Şikâyet Eden veya Şikâyet Eden’in ticari rakibine, Şikâyet Edilen’in alan adı için cebinden çıkan belgelenmiş bedelin üzerinde bir fiyata satış, kiralama veya herhangi bir şekilde devretme amacını gösteren durumlar varsa veya;
(ii) Böyle bir davranış biçimini benimsemiş olması koşuluyla Şikâyet Edilen, bu alan adını ticaret veya hizmet markası sahibinin ilgili alan adını kullanmasını engellemek amacıyla tescil ettirmişse veya;
(iii) Şikâyet Edilen alan adı tescilini esasen ticari rakiplerin ticari faaliyetlerine zarar vermek amacıyla yaptırmışsa veya;
(iv) Şikâyet Edilen, alan adını kullanarak, ticari kazanç edinmek adına, Şikâyet Eden’in markası ile kaynak, sponsorluk ilişkisi, ekonomik bağlantı ya da Şikâyet Edilen’in web sitesine veya alanına ya da bu site veya alanda sunulan mal ve hizmetlere ilişkin destek anlamında karıştırılma ihtimali yaratarak İnternet kullanıcılarını kasten kendi web sitesi ya da bir diğer çevrimiçi alana çekmeyi amaçlıyorsa.
Hakem, Şikâyet Edilen’in <yilmazozdil.org> alan adını tesadüf eseri seçmediği sonucuna varmıştır. Şikâyet Eden gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında çok iyi tanındığını ve Şikâyet Edilen’in Yılmaz Özdil isminden haberdar olmamasının imkânsız olduğunu ifade etmiş ve Yılmaz Özdil isminin tanınmış olduğuna ilişkin bazı sorgu sitelerinde yer alan sonuçlara dikkat çekerek Şikâyet Edilen’in Yılmaz Özdil isminden haberdar olmamasının mümkün olmadığını belirtmiştir.
Hakem, ayrıca ihtilaflı alan adını ziyaret ettiğinde, alan adının satılık olduğunu görmüştür.
Hakem, Şikâyet Edilen’in kötü niyetle hareket edip etmediğini tespit etmek için, olaya ilişkin tüm koşulları değerlendirmek zorundadır. Şikâyet Eden’in Türkiye’de iyi bilinen bir yazar olması, Şikâyet Edilen’in iyi niyetli kullanımını gösteren bir kanıya ulaşmanın imkansızlığı, Şikâyet Edilen’in bu alan adını satışa çıkararak maddi kazanç elde etmek amacında olması, ihtilaflı alan adının kötü niyetle alındığına işaret etmektedir. Bu tür yanıltıcı durumların kötü niyetle yapılan tescillerden kaynaklandığı hususu daha önceki kararlara da konu olmuştur. Bkz. Media General Communications, Inc. v. Rarenames, WebReg, WIPO Dava No. D2006-0964.
Yukarıdaki değerlendirmeler kapsamında Hakem, Şikâyet Edilen’in ihtilaflı alan adını kötü niyetle tescil ettirdiği kanaatine varmış olup, bu çerçevede Politika’nın üçüncü şartı konusunda da Şikâyet Eden lehine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen sebepler çerçevesinde, Hakem, Politika’nın 4(i) ve Kurallar’ın 15’inci maddeleri uyarınca, ihtilaflı <yilmazozdil.org> alan adının Şikâyet Eden’e devrine karar vermiştir.
Ugur G. Yalçiner
Tek İdari Hakem
Tarih: 7 Haziran.2012